Anasayfaya Git / Tüm Haberleri Göster

İlk kitaplarını nasıl yayınladılar?

Her gün binlerce kitap yayınlanıyor, yeni baskılar yapılıyor. Peki Türk edebiyatının önde gelen şair, yazar ve fikir adamları ilk kitaplarını nasıl yayınladı? Cemil Kavukçu, D. Mehmet Doğan, Hüsrev Hatemi, Murat Yalçın, Osman Konuk, Rasim Özdenören ve Selim İleri'den ilk kitap heyecanlarını dinledik.


Kimi yazar elinde dosyası yayınevi yayınevi dolaşıyor, o ilk kitabını neşredecek bir yer arıyor. Kimisi de ilk kitabının bir türlü “olduğuna” inanmadığı için erteliyor da erteliyor ve o ilk bir türlü gerçekleşemiyor. Tâ ki, arkadaş, hoca ya da başka bir teşvik edici güç devreye girene kadar…

O ilk kitap bir şekilde yayınlanır yayınlanmasına ya… Asıl mesele ondan sonra başlar. Yazar/şair üretmeye, eser vermeye devam eder. Bu, belki o ilk kitabın ekseninde olur, belki de ondan çok ayrı bir damardan yürür, bilinmez. Ancak şu bir hakikattir sanırım: O ilk kitap ya hatırladıkça size tebessüm ettiren tatlı bir hatıra olur, ya da unutmak istediğiniz kötü bir anı.

Böyledir, ilk kitaplarını “Bütün Eserleri”nin içine almayanlar da vardır, ilk kitabını inkâr edenler de. Onu tekrar yayınlamayanlar da vardır, oturup yeni baştan yazanlar da. Ne olursa olsun, ilk kitaplarından bahseden yazarların ortak bir hususiyeti var, zannederim: Heyecan.

Yeni Şafak Kitap'ın elinizdeki sayısında her biri alanında ustalaşmış yazarlarımızın kapısını çaldık ve sorduğumuz sorularla onları biraz gerilere, ilk kitaplarını yayınladıkları döneme götürdük.

Cemil Kavukçu, D. Mehmet Doğan, Hüsrev Hatemi, Murat Yalçın, Osman Konuk, Rasim Özdenören ve Selim İleri ilk kitap heyecanlarını bizimle paylaştılar.

Şimdi o heyecana ortak olma vakti.

Cemil Kavukçu:

“Edebiyattaki yol haritamın ilk nirengi noktasıdır”


İlk kitabınızın hikâyesi nedir?

Öykülerim 1981 yılından itibaren dergilerde yayımlanmaya başlayınca okura ulaşmanın heyecanını yaşadım. Çalışmalarımı bir kitap bütünlüğü içinde görme hayali ilk öykümü yazdığım günden beri vardı. Dergi pratiği bu konuda beni biraz yüreklendirse de nasıl bir yol izleyeceğimi bilmiyordum. Bu, iki yıl sonra, 1983'te gerçekleşti.

İlk kitabınız kaç yaşınızda çıktı?

İlk öykü kitabım çıktığında 32 yaşındaydım. Birçok şeye geç kaldığımı düşünüyordum.

Kim yayınladı?

Ankara'da Aydın Doğan'ın çıkardığı Yaba dergisinin aynı zamanda kitap da yayımladığını öğrenince hazırladığım dosyayı oraya gönderdim. Önceki sayılarında bir öyküme yer vermişlerdi. Pazar Güneşi başlıklı kitabım 1983 yılında Yaba Yayınları arasında çıktı.

İsmini nasıl seçtiniz/kim seçti?

Pazar Güneşi, 1981 yılında Ankara'da çıkan Sesimiz dergisinde yayımlanan ilk öykümdü. Kitabımın o adla çıkmasını istedim. Kapak desenini de çok sevdiğim arkadaşım Cemil Küçükfilibe çizmişti. Daha sonraları Can Yayınları'nda farklı kapak tasarımlarıyla yeni basımları yapıldıysa da o benim için çok özeldir.

İlk kitabınızı elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

Her yazarın bunu yaşadığını düşünüyorum; müthiş bir heyecan. Sonunda bu da oldu, demenin coşkusu. Önce çok sevindim, ancak bu uzun sürmedi. Hemen ardından bir endişeye kapıldım; bundan sonra ne olacaktı? Acele mi etmiştim, öykülerimin olgunlaşması için biraz daha bekleyemez miydim. Oysa ok yaydan çıkmıştı artık, kitabım üzerinde en küçük bir değişiklik yapamaz, bir virgülün bile yerini değiştiremezdim. Bu yolculuğa çıkmaya ne kadar hazırdım?

İlk kitabınızı ilk olarak kime imzaladınız, hatırlıyor musunuz?

Hatırlamaz mıyım, eşime imzaladım.

Kitabınız hakkında ilk çıkan eleştiri yazısı kime aitti?

İlk eleştiri yazısını, kitabım çıktıktan kısa bir süre sonra Mehmet Yaşar Bilen yazdı. Pazar Güneşi'ni beğendiğini ve yolumun açık olduğunu belirtiyordu. Bunu, çok sevdiğim ama hiç karşılaşamadığım Muzaffer Hacıhasanoğlu'nun yazısı izledi. Her iki değerlendirme de bu yolculuğa hazır olduğumu gösteren, yüreklendiren yazılardı.

Bugün dönüp baktığınızda ilk kitabınız için edebî açıdan ne söylersiniz?

Pazar Güneşi ile edebiyat dünyasına adım attığımdan bu yana 34 yıl geçmiş. Dönüp baktığımda yürüdüğüm yolun ipuçlarının o kitapta olduğunu görüyorum. Bugün o öyküleri çok daha farklı yazardım demiyorum. Edebiyattaki yol haritamın ilk nirengi noktasıdır Pazar Güneşi.

D. Mehmet Doğan:

“İlk eleştiri yazısını Mete Tunçay kaleme almıştı”


Yİlk kitabınızın hikâyesi nedir?

1974-1975 yıllarında İstanbul'da askerdim. Müsait zamanlarda daha önce yazılarımın yayınlandığı Hareket dergisi camiası ile beraber oluyordum. 1974 yılında Hareket kapanmış, Dergâh Yayınları kurulmuştu. 1975 Temmuzunda Hareket dergisinin kurucusu, büyük fikir adamı Nureddin Topçu vefat etti. Bu kayıp bizi gerçekten sarsmıştı. Askerlik görevim eylül ayında sona erdi. Dergâh Yayınları'nın neşredeceği Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi'nin yayınını yönetmek üzere İstanbul'da kaldım. Bir taraftan da Topçu sonrası ne yapacağımızı düşünüyorduk. Hareket'te yazan gençlerin kitap olarak basılabilecek eserlerini yayınlamak görüşü kabul gördü. Dergâh Yayınları'nda “Hareket kitapları” başlıklı bir dizi başlatılması kararlaştırıldı. İlk eser benim üniversite öğrenciliği yıllarında yazdığım ve çoğu Hareket'te yayınlanmış makalelerimden oluşan Batılılaşma İhaneti isimli kitabımdı.

İlk kitabınız kaç yaşınızda çıktı?

Kitap 1975 Ekimi'nde yayınlandı, o zaman 28 yaşında idim.

Kim yayınladı?

Dergâh Yayınları.

İsmini nasıl seçtiniz/kim seçti?

Yazıları derleyip toparlayıp bir araya getirdikten sonra sunuş yazısını kaleme alırken Batılılaşma İhaneti isminin kitabı iyi ifade edeceğini ve ilgi çekici olacağını düşündüm, arkadaşlarım da bu ismi beğendi.

İlk kitabınızı elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

İlk defa basılı halini elime alınca, “artık benim değil okuyucuların kitabı bu” diye düşündüm. Yazdıklarım kamuoyuna mal olmuş, bir kişiye ait olmaktan çıkmıştı. Artık o herkesindi.

İlk kitabınızı ilk olarak kime imzaladınız, hatırlıyor musunuz?

Yayınevindeki arkadaşlara.

Kitabınız hakkında ilk çıkan eleştiri yazısı kime aitti?

Kitap umulmadık bir ilgiye mazhar oldu, sağdan soldan bir hayli yazar tarafından tanıtıldı. İlk yazıyı Milliyet Sanat'ta Mete Tunçay yazdı.

Bugün dönüp baktığınızda ilk kitabınız için edebî açıdan ne söylersiniz?

Edebî açıdan değil ama fikrî açıdan bir şeyler söyleyebilirim. İfade edilmekte geç kalınmaması gereken, tabu yıkıcı, zihin dönüştürücü bir düşünce ürünü ortaya konulmuştu. Aradan bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen ilk kitabımın bu öncü niteliğini hâlâ koruduğunu söyleyebilirim.

Hüsrev Hatemi:


“Hâlâ kitabımla aynı evde yaşıyoruz”

İlk kitabınızın hikâyesi nedir?

Arkadaşım Ezel Erverdi Hareket dergisinde yayınladığım şiirleri kitap yapabileceğini söyledi. İlk kitabım 15 şiirle çok mini bir kitap olarak 1968'de Eski Kentte Bir Gece adıyla çıktı. İçinde Gül Derman, A. Garipkafkaslı'nın desenleri vardı.

İlk kitabınız kaç yaşınızda çıktı?

Çok geç çıktı. 30 yaşındaydım. Birader Hüseyin Hatemi kendisi bastırarak ilk şiir kitabını benden 7 yıl önce, 23 yaşında görmüştü.

Kim yayınladı?

Hareket Yayınları.

İsmini nasıl seçtiniz/kim seçti?

Kitap adını içindeki bir şiirden aldı.

İlk kitabınızı elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

Mutluluk, geç kalmışlık, arkası gelecek mi yoksa “bir zaman şiir kitabı bastırmış içli bir ihtiyar gibi mi hayatım son bulacak” endişesi.

İlk kitabınızı ilk olarak kime imzaladınız, hatırlıyor musunuz?

Aile fertleri dışında ilkini Ezel Bey'e, ikincisini Prof. Dr. İlhami Karayalçın'a imzalamıştım.

Kitabınız hakkında ilk çıkan eleştiri yazısı kime aitti?

Küçük bir kitap olarak fazla ilgi çekmedi. Sadece Hisar dergisinin kitap tanıtma bölümünde kendisi de şair olan merhum İlhan Geçer “Hasan Hüsrev Hatemi belki de takma ad, çünkü ilk kitap olarak şiir dili iyi” yazmıştı. Bu bana yetti.

Bugün dönüp baktığınızda ilk kitabınız için edebî açıdan ne söylersiniz?

İyi gençti ilk kitabım. Zaten ben ve o, yekdiğerimizi hiç terk etmedik. O benimle ve sonraki kitaplarımla aynı evde yaşıyoruz.

Murat Yalçın:


“Halid Ziya'ya hayranlığımın bir nişanı

olsun diye…”

İlk kitabınızın hikâyesi nedir?

1995 yılının baharında “Konsol” adlı öyküm Oğlak Yayınları'nın çıkardığı Nar dergisinde yayımlanmıştı; ilk telif ücretini bu öykümle Raşit Çavaş'tan almıştım. O sırada Yapı Kredi Yayınları'nın başında olan Enis Batur öyküyü görmüş, yanında çalışan Selahattin Özpalabıyıklar'a, “Dosyası varsa göndersin” demiş. Nabi Avcı yönetimindeki Yeni Şafak gazetesinde televizyon sayfasını hazırladığım bir gün Selahattin telefonla bildirdi bu haberi. Dosyayı yeniden düzenleyip Enis Bey'e götürdüm. 30 Mayıs'ta sözleşme imzaladım; kitap Kasım'da Birhan Keskin'in editörlüğünde piyasaya çıktı.

İlk kitabınız kaç yaşınızda çıktı?

Yaşım 25'ti.

Kim yayınladı?

Enis Batur.

İsmini nasıl seçtiniz/kim seçti?

Önce “Her Halde Bir Hayal” sonra “İma Kılavuzu” adlarını düşündüm ama o zamanlar külliyatını aralıksız okuyup etkisinden kurtulamadığım Halid Ziya'ya hayranlığımın bir nişanı olsun diye Aşkımumya koydum.

İlk kitabınızı elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

“Bundan böyle bir yazarım” duygusu bir hafta kadar sürdü. Sonra bir daha böyle bir şey yaşamadım.

İlk kitabınızı ilk olarak kime imzaladınız, hatırlıyor musunuz?

Kitabı elime 5 Kasım 1995 Pazar günü, Tepebaşı'ndaki TÜYAP fuarında aldım ama doğrusu ilk kime imzaladığımı şimdi anımsamıyorum.

Kitabınız hakkında ilk çıkan eleştiri yazısı kime aitti?

Cevdet Karal, o zamanlar geniş ilgi gören Matbuat dergisinde hakkımda bir dosya hazırlamakla yetinmedi bir de Kitap-lık dergisinde yazdı. Yine, Haydar Ergülen'in Express, Nedret Tanyolaç Öztokat'ın Adam Öykü dergilerindeki yazılarını, Orhan Kâhyaoğlu'nun Varlık dergisindeki, Ayça Atikoğlu'nun Milliyet gazetesindeki söyleşilerini de unutamam.

 Bugün dönüp baktığınızda ilk kitabınız için edebî açıdan ne söylersiniz?

“Murat Yalçın'ın anlatılarında dil ve duygu biribirinin içine o denli işliyor ki, anlatının kendisi ancak bu sarmaş dolaş ikili ‘haklandığında' ele geçiyor. Lafın kısası genç bir yazar, tuhaf ve yeni bir şeyler söylüyor.” Arka kapakta bu değerlendirme vardı. O sıralarda ben de, klasik bir öyküleme, bir olay örgüsü olmamasına vurgu yapma ihtiyacı duyar, “Başımdan geçenleri değil, aklımdan geçenleri yazıyorum” diye savunurdum yazdıklarımı. Bugün dönüp baktığımda, imgeye, dil oyunlarına, çağrışımlara yaslanan, hiçbir şey anlatmama hünerine özenen, öte yandan da zamana ve mekân betimlemelerine dayalı anlatı evrenimin çizgilerini, dilimin özelliklerini taşıyan bir kitap görüyorum.

Osman Konuk:

“Acemiliklerle dolu bir eser”


İlk kitabınızın hikâyesi nedir?

Adnan Özer, bir yaz günü, habersiz, İzmir'deki eve geldi. İnanması zor ama o zamanlar internet yok. Bir yayınevi kurduğunu ve benim de kitabımı yayınlamak istediğini söyledi. Kabul edersem, 15 günde dosyayı hazırlamak gerekiyordu. Hikâye basit. Yayıncı gelir, teklifini yapar, yazar kabul eder ve kitap yayınlanır. Dram yok, minnet yok, borç yok. Duruma aşırı anlam atfetmek de gereksiz. Yazdıklarınıza bir ad verilerek iki kapak arasında toplanıp çoğaltılıyor. Dizgi, baskı, cilt. Milyonlarca ilk kitaptan biri. 52 sayfa, 2.5 eski Türk lirası.

İlk kitabınız kaç yaşınızda çıktı?

21 yaşındaydım.

 Kim yayınladı?

Üç Çiçek Yayınları

İsmini nasıl seçtiniz/kim seçti?

Kitap dosyası aceleye geldiği için ad bulmakta zorlandım. Sonra yayıncı arkadaşımın önerisiyle Seni Yalnız Ben Anlarım seçildi. Riskli bir isimdi, bence yanlış bir tercihti.

İlk kitabınızı elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

Ne hissettiğimi hatırlayamadığıma göre derin hisler değilmiş.

İlk kitabınızı ilk olarak kime imzaladınız, hatırlıyor musunuz?

İmzalamak demeyeyim ama takdim etmek anlamında sadece Sezai Karakoç ve İsmet Özel'e imzaladım. İsmet Özel, Yıldız Devlet Konservatuarı'nda öğretim görevlisiydi, oraya gittim, dersten çıkmasını beklemiştim. Beklerken orada hocalık yapan Müşfik Kenter'le konuşmuştuk. Sezai Karakoç için de Cağaloğlu'ndaki Diriliş Yayınları'na gitmiştim. Şimdiki aklım olsa ikisine de cesaret edemezdim ama nasıl yaptım bilmiyorum. Ayrıca neden “şimdiki aklımız” daha doğru olsun ki.

Kitabınız hakkında ilk çıkan eleştiri yazısı kime aitti?

İlk yazıyı hatırlamıyorum.

Bugün dönüp baktığınızda ilk kitabınız için edebî açıdan ne söylersiniz?

Acemiliklerle dolu, birkaç parıltılı bölüm dışında kayda değer bir toplam değil bence ilk kitap. Bir farkı şu galiba: Dönemin ortak, yaygın beğenisinin dışında, başka bir şey denemeye çalışan bir dosyaydı. Bugün için elbette değeri, anlamı, etkisi son derece sınırlı. O kitaptan bir seçme yapsam 52 sayfadan en fazla 10 sayfa kadarı kalır sanıyorum. Zaman kıt ve değerli. Bu nedenle yazılanlar da, sık sık, açık fikirlilikle elemelere tâbi tutulmalı.

Rasim Özdenören:

“Karakoç sayesinde basıldı”


İlk kitabınızın hikâyesi nedir?

İlk kitabım 1967 yılının sonlarında yayınlandı. Aslında bir kitap projem vardı ama ilk olarak yayınlanan Hastalar ve Işıklar kitabı değildi o. Diriliş'te ve başka yerlerde yayınlanan hikâyelerim vardı. Ben o esnada fakülteyi bitirip Ankara'ya gitmiştim. Bir gün Sezai Karakoç bir mektup gönderdi. Şöyle diyordu: “Rasim, senin için bir yayıneviyle anlaştım, hemen dosyanı gönder” dedi. Ben o zaman bir otelde kalıyordum. Yazılarım, yayınlanmış yazılarımın nüshaları İstanbul'daydı. Yanımda olanları ve bulabildiklerimi bir araya getirdim.

İlk kitabınız kaç yaşınızda çıktı?

27 yaşında

Kim yayınladı?

Fatih Yayınevi.

İsmini nasıl seçtiniz/kim seçti?

Kitap yayınlanmadan önce adı hazırdı bende zaten.

İlk kitabınızı elinize aldığınızda neler hissetmiştiniz?

Yayınevi, kitabın sonunda kendi kitaplarının tanıtımını koymuştu. Onu görünce hoşlanmadım. Çünkü bizim hikâyemizin hedef kitlesiyle, orada tanıtılan kitapların hedef kitlesi birbirinden farklıydı. Bazı yerlere o kitabı gönderirken itiraf edeyim ki, o reklam sayfalarını yırtarak gönderdim.

İlk kitabınızı ilk olarak kime imzaladınız, hatırlıyor musunuz?

Olsa olsa Sezai Karakoç'a imzalamışımdır.

Kitabınız hakkında ilk çıkan eleştiri yazısı kime aitti?

Yanılmıyorsam Varlık'ta Muzaffer Uyguner'in bir yazısı vardı.

Bugün dönüp baktığınızda ilk kitabınız için edebî açıdan ne söylersiniz?

İyi ki bu kitap yazılmış diyorum. Çoğu yazar ilk kitabından hoşlanmayabilir. Benim yayınlanmasından dolayı hiçbir rahatsızlığım, hiçbir şikâyetim yok.

Selim İleri:

“İlk kitabın adı kaderim oldu”


İlk kitabınızın hikâyesi nedir?

Ben 1967'den itibaren bütün edebiyat dergilerine hikâyelerimi göndermeye başladım, ancak hiçbiri yayınlamadı. Ben de bunun üzerine kendim bir kitap çıkarma kararı aldım. Çok da maddi imkânım yoktu, binbir güçlükle ilk kitabım, Cumartesi Yalnızlığı'nı çıkarabildim. Uzun yıllar depoda kaldı, kimseye ulaşamadı.

İlk kitabınız kaç yaşınızda çıktı?



Anasayfaya Git / Tüm Haberleri Göster